Yıllardır sorulan bir sorudur. “Gitmek mi kalmak mı daha zordur?” diye. Buna kendimce, keyfimin istediği bir şekilde olarak gitmek daha zordur demek istiyorum.
Birinin gittiğini izlemek olduğunuz yere mıh gibi çakılmanızı sağlar. Hareket etmek istemez, olduğunuz yerde durumun analizini yapmak istersiniz. Ama bunu o an yapmak oldukça zordur. Bir şey düşünmek aklınıza gelmez. Düşünmeyi düşünemezsiniz. Kendinizi kaybeder, hayatın şu an ne kadar da anlamsız olduğu ile ilgili elinizde kalmış olan üzüntü sizi kendine hatırlatır durur. Mutlaka hareket edeceksinizdir ancak biraz daha zamana ihtiyacınız vardır.
Kalmanın zorluğuna kısaca değindik. Şimdi de benim fikirlerimce gitmenin niye daha zor olduğuna değinelim. Daha önce siz de kalmış olmalısınız bu hissi anlayabilmek için. Kalmış birinin başından neler geçtiğini iliklerinize kadar hissetmemişseniz gitmenin niye daha da zor olacağını kavrayamazsınız. Burada zorluğu artıran ilk faktör, ardınızda bıraktığınız kişinin sizi izliyor olmasının nasıl hissetirdiğini bilmenizdir. Bir diğeri ise arkanıza her ne kadar dönüp bakmak isteseniz de bir şekilde yola çıkmanızı gerektiren durumun ta kendisidir. Durmak istersiniz, hep o anda yaşamak fikri size çok iyi gelir. Ama duramazsınız, durmanız mümkün değildir. “Tekrar gelirim, merak etme.” dersiniz. Tekrar gelseniz de o telkin o an hiçbir işe yaramaz. Gidilecek çokça yol vardır ancak o an geri dönmek, rotanın aksi yönüne gitmek mümkün değildir. Geri dönmek için ileri gitmeniz gerekmektedir. Bu cesarete sahip olmadan geri dönüşleri beceremezsiniz.
Bence kalmaktan ziyade gitmek daha zordur. Bunlar da öylesine yazdığım sebepleridir.
Hoşça kalın!
Comentarios