top of page

Sorgu

Bazı anlar var. Kendini ıssızlığın ortasında hissedersin. Gözlerini kapatıp neler olacağını merak etme hissini dahi kaybedersin. Ne olacağı, bu çabanın nereye varacağı meçhuldür. Her şeyin hiçbir manası yoktur. Elini uzatıp bir şeye ulaşacaksındır ancak ona ulaştıktan sonraki içine düşecek boşluk hissini düşündükçe yapmak istemezsin.


Zaman geçip gider ancak bazı düşünceler zamana rağmen kendini korumaya devam eder. Ne yaparsan yap onları zihninden atamayacağını bilirsin. Çaresizlik sarmıştır tüm bedenini. Gözlerini açarsın ve her şeyin etrafında akıp gittiğini görürsün ancak bir tek sen sabit kalırsın. Herkes seni geçip giderken sen sadece geçip gidenlere bakmakla yetinirsin. Canın hiçbir şey yapmak istemez demiş miydim? Hatta var olmak bile anlamsız gelir. Kendini beyaz bir boşluğun içinde bulursun. Ne kadar yürürsen ne kadar koşarsan koş sonsuz beyazlık hiçbir şekilde senin etrafından ayrılmaz. Bir kapı ararsın delilircesine ancak gördüğün tek şey koca bir beyazlıktır. O beyazlığı duvar sanarsın, en azından dokunacak ya da tutunacak bir şey ararsın ama yaklaştıkça uzaklaşır o beyazlık senden. Elin hiçbir yere değmez ve hiç kimse elinden tutmaz. Birinin yardım etmesini de beklemezsin sana. O gelecek yardımın bir işe yaramayacağını düşünürsün. Avazın çıktığı kadar bağırırsın ama sesin eko bile yapmaz. Boşlukta kendi sesin bile yanıt vermez sana. Vermek istemez.


Sonra bu durumu kabullenmeye çalışırsın. Dersin ki "benim için olması gereken de buymuş demek ki". Ama bu da içini rahatlatmaz. Kadercilik seni birkaç saniyeliğine tatmin etse de bulduğun durumdan çıkamayacağını bilmenin düşüncesi seni rahatsız eder. Kendini yalnız ve değersiz hissedersin. Bir şeyler yapmak için hevesin var gibi olur ancak bu sadece bir aldatmacadan ibarettir. Kendini, kendinden soyutlamak istersin. Düşüncelerini silip atmak, zihinin boşaltmak istersin. Sadece istek olarak kalır bu çabaların. Ötesine geçmediğini görmek daha da canını sıkar. Dersin ki "bir limiti olmalı bunun, daha ötesi olamaz" ama yine de olur. Yine haksız çıkarsın, kendine karşı bile. Başkalarının düşüncelerini yenebilirsin ama kendi düşüncelerini yenebileceğini düşünmek, kendini aldatmaya çalışmaktan başka bir şey değildir.


Gidersin bir şarkı dinlersin, bir yazı yazarsın, yollara düşersin. Yollarda ıssızlık ve yalnızlık senin peşini bırakmaz. Sen de hareket edersin ama yanından geçip gidenler değişmez. Kendini hareket halinde olmana rağmen bir hareketsizlik halinde bulursun. Rüzgar yüzüne çarpar, gözlerine toz parçaları kaçar, bir şeyler hissettiğin için iyi hissedersin ama fark edeceğin tek şey doğanın da seninle alay ettiğidir. Yüzüne vurulmasından korktuğun şeyleri acımasızca yüzüne vurur. Sessizliğin sesi seni rahatsız etmeye başlar, yine gelir düşünceler, ardı kesilmek bilmeyen bir karamsarlık. Bir yol ararsın ve o yola çıkmaya heves edersin. Belki de o yola çıkarsın da. Ama varacağın yer başlangıçtan başka bir şey değildir. Başladığın yerde buldukça kendini, yola çıkma hevesini kaybedersin. Başarısızlıkların bütünü ruhunu rahatsız eder. Zihnin bulanır ve hiçbir şey düşünemezsin. O sırada başardığını sanırsın. "Evet" dersin, sonunda başardım. Ancak başardığını sandığın tek şey kendini kandırmaktır.


Başkasını kandırmak oldukça kolaydır ancak kendini kandırma öyle mi?

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
Sebep?

Ne yapıyoruz? İnsanın herhalde varoluşunu fark ettiği andan itibaren akıllara gelen bir sorudur. Amacımız ne, ne yapıyoruz, ne için...

 
 
 
Bence Öyle

Yıllardır sorulan bir sorudur. “Gitmek mi kalmak mı daha zordur?” diye. Buna kendimce, keyfimin istediği bir şekilde olarak gitmek daha...

 
 
 
Şöyle Ki

Bundan önceki yazılarım hep aklıma o an içinde gelen genel geçer şeylerden oluşuyordu. Bunun da farklı olacağını söylemem kesinlikle...

 
 
 

Comments


Yazı: Blog2_Post
  • Instagram
  • Twitter

©2025, Mustafa Halil Terekli

bottom of page