Tasa
- Mustafa Halil Terekli

- 2 saat önce
- 1 dakikada okunur
Bomboş bakan gözler, hareketsiz duran perdeler, aylardır tozları dahi alınmamış petekler. Her biri odanın içerisinde hiçbir şey yapmadan duruyor. Akıllarında ne geçmiş ne gelecek var. Ancak anı yaşama hevesleri de oldukça düşük. Ne olacağını bilmiyorlar, ne istediklerinden emin değiller. Yaşama sevinçleri yerle yeksan ve akıllarına gelen fikirler oldukça nahoş ve huzursuzluk verici. Nabız bulunamıyor. Yüzlerini ekşitmek bile manasız geliyor, sadece yokluk var gözlerinin içinde. Bir planları yok. Şu ana kadar olduğundan da emin değiller. Hapsoldukları ıssızlığın içinde yaşamlarını sürdürüyorlar ki buna yaşamak denebilirse. Manasız yürüyüşler, kendini bulma çabaları, hiçbir yere varmayan düşünceler silsilesi. Dert anlatmalar ve yakarışlar günlük hayatın bir rutini haline gelmiş. Sözler dudaklardan çıkıyor ancak nereye ulaştığı bilinse bile geri dönüşü hiçbir zaman tatmin etmiyor. Bir şeyler üzerine konuşuluyor, bazı çözümler çıkıyor ortaya. Bu çözümlerse anlık tatminden başka bir duygu geçiremiyor bünyeye. Ayağa kalkmak için ihtiyaç olan tüm güç terk etmiş onları. Bir şekilde kalkıyorlar ama kendi iradeleri mi yaptırıyor bunu diye soracak olursak cevap vermek pek de mümkün değil. Özgürlüğün hapsi yorucu, olmayan prangaların ağırlığı bedeni zeminden ayırmak istemiyor. Belki son bir çaba daha göstermeliler ama bunu kim veya ne için yapacaklar? Orası tartışmalı...



Yorumlar