top of page

Geçmişte Yaşamak

Aklınıza hiç daha önce ne kadar mutlu ve huzurlu olduğunuz bir an geldi mi? Özlemiyle yanıp tutuştunuz mu veya o anda kalmayı dilediniz mi hiç?


O anlar çok farklıdır. Tıpkı siz bir kenarda köşede otururken size kendini sevdirmek için yanaşan kedi/köpeğin içinizde yarattığı mutluluk, iliklerinize kadar üşüdüğünüz bir günün ardından sımsıcak battaniyenize kavuşmak, hiç beklemediğiniz bir anda burnunuzdan süzülen nefis parfüm kokusu gibi.


Önce yüzümüzdeki ifadenin ne anlama geldiğini anlarız ve ardından hatırımıza düşen o anın tatlı ama garip hüznüyle baş başa kalırız. Evet, hiç beklenmedik bir anda mutlu olmuşuzdur. Ancak bu mutluluğun yerini hüzne bırakması an meselesidir.


Peki neden ki? O anki mutluluğumuzun tadını çıkaramadığımıza mı üzülürüz, yoksa yaşanacak olan ama yaşanamayan, kursağımızda kalan heveslere mi? Bana kalırsa hiçbiri.


Ne yazık ki taleplerimiz bitmek bilmiyor ve kendimizi hep elde ettiğimizden daha fazlasını isterken buluyoruz. Bir yeterliyken ikiyi; iki yeterliyken üçü istemekten asla çekinmiyoruz. Çünkü bunu hak ettiğimizi düşünüyoruz.


Birine "mutlu olmayı hak ediyorsun" derken, bunu içimizden gelerek söylememizin bir önemi var mıdır? Bir başkasının mutluluğu hak edip, etmediğine karar verecek yücelikte miyiz, cidden umurumuzda mı? Bunun gerçekleşmesi için elinizden bir şey gelmesine rağmen yapmıyor musunuz ya da yapamayacağınızı mı öne sürüyorsunuz? Eğer öyleyse neden bu anlamsız konuşmalar, insanların duygularının nasıl olması gerektiğine karar vermeler? Sadece anlamsız.


Birinin ardından söylenen teselli niteliğinde her söz sadece kendi içimizi rahatlatmak için söylediklerimizden ibaret. "Ben diyeceğimi dedim; Zaten böyle olması gerekiyordu; En azından denedim." Tatmin oluyor muyuz yeteri kadar bazı fikirleri öne sunarken? Bu fikirlerin, tavsiyelerin uygulanacak veya uygulanmayacak olması hayatımızda bize bir şey katacak mı, yoksa sadece boş laflardan mı ibaret, açıkçası bilmiyorum.


Bildiğim bir şey olduğunu da söyleyecek yetkinlikte değilim, sadece yazıyorum. Aklıma geliyor, konuşuyorum; aklıma gelmiyor, susuyorum. Ve yeri geldiğinde ne konuşuyor ne susuyorum.

32 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Zeitgeist

Vacilando

Yazı: Blog2_Post
bottom of page